Günümüzde uzun yaşamın sırlarını keşfetmek, birçok insanın en büyük hayali haline geldi. Uzun ve sağlıklı bir yaşam sürme konusundaki araştırmalar, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz yapmanın önemli rol oynadığını vurgularken, 100 yaşını devirmiş iki kadının açıklamaları bu algıyı sarsıyor. Onların deneyimleri, insanların uzun ömür konusunda bildikleri bazı varsayımları sorgulatıyor. Bu haberimizde, 100 yaşındaki iki kadının uzun yaşamlarının arka planını ve gerçekte neyin daha önemli olduğunu keşfedeceğiz.
100 yaşına basan iki kadın, Lucy Mathews ve Anne Thompson, yaşamlarını çevreleyen sırları açıklamayı kabul ettiler. Her ikisi de, yaşlanmanın kaçınılmaz bir süreç olduğunu kabul ederken, bu süreçteki stresin önemine dikkat çekiyorlar. Sağlıklı bir yaşam sürmenin sadece diyet ve egzersizle ilgili olmadığını, bunun yanı sıra ruhsal ve sosyal durumun da önemli bir etken olduğunu vurguluyorlar. İkisi de hayatlarının büyük bir bölümünü sosyal aktivitelerle geçirmiş, arkadaşlarıyla düzenli olarak bir araya gelmişlerdir. “Hayatın tadını çıkarmak, gerçekten hoşlandığınız şeyleri yapmak ve sevdiklerinizle vakit geçirmek, uzun yaşamın en önemli sırrı” diyor Lucy Mathews.
Araştırmalara göre, sosyal bağlantılar kurmak, stresi azaltmanın yanı sıra mental sağlığı güçlendirmektedir. Anne Thompson, “Her gün kahve içmeye gittiğimiz arkadaşlarla yapmış olduğumuz küçük sohbetler, günümüzü aydınlatıyor” diye ekliyor. Bu tür basit ama etkili sosyal etkileşimlerin, özellikle yaşlılık döneminde yaşam kalitesini artırdığı bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmıştır. Uzmanlar, sosyalleşmenin, insanın yaşlanma sürecinde mental gelişimi desteklemenin yanı sıra bağışıklık sistemini güçlendirdiğini de belirtmektedir.
Lucy ve Anne, diyet konusunda alışılmışın dışına çıkıyor. Uzun yaşamın beslenme alışkanlıkları ile ilgili olduğunu kabul etseler de, bunun katı kurallar gerektirmediğine inanıyorlar. Beslenmelerinde aşırı kısıtlamalar yapma veya sürekli sağlıklı yemekler tercih etme baskısını hissetmediklerini belirtiyorlar. “Her şeyin fazlası zarar, ama azı da başa bela olabilir. Kendinizi sınırlamak yerine, akıllıca seçimler yapmak daha önemli” diyor Lucy. Hem Anne hem de Lucy, tatlılardan, çöreklerden, hatta bazen bazı fast food yiyeceklerden kaçınmadıklarını belirtmektedir. Kendi ifadeleriyle, hayatın tadını çıkarıcı unsurların da yaşam kalitesini artırdığını savunuyorlar.
Bunu destekleyen birçok uzman, yaşam boyunca esnek bir yaklaşım sergilemenin ve keyif alınan yiyecekleri ılımlı bir şekilde tüketmenin sağlıklı bir yaşam için gerekli olduğunu vurgulamaktadır. Yaşları itibariyle sağlıklı bir yaşam sürmeye devam eden iki kadının tecrübeleri, bu yaklaşımın geçerliliğini kanıtlar nitelikte. Onlar, kendilerini ruhsal olarak mutlu hissettikleri sürece yedikleri yemeklerin sağlıksız olarak nitelendirilmediğini ifade ediyorlar. Sonuç olarak, zihin ve beden arasında huzurun sağlanması, sağlık açısından uzun vadeli yararları getirmektedir.
İki kadın, spor ve egzersiz yapmak yerine yaşamlarının her anında hareket etmeye yönelik basit ama etkili yöntemler geliştirmiş. “Bahçede vakit geçirmek, yürüyüş yapmak ya da ev işleriyle uğraşmak, egzersiz gibi benim için. Bunun yanı sıra dans etmekte çok keyifli” diyor Anne. Düzenli egzersiz yapmanın temelinin eğlenceli aktivitelere katılmakla ilgili olduğunu da vurguluyorlar. Onlara göre, spor salonlarında geçirilen saatler yerine, günlük yaşamda daha hareketli olacağınız aktiviteleri tercih etmek daha faydalı.”
Sonuç olarak, 100 yaşına basan Lucy Mathews ve Anne Thompson, uzun yaşamın sırlarını yalnızca diyet ve egzersizle değil, sosyal ilişkiler ve yaşam kalitesini artıran aktivitelerle ilişkilendirdiler. Hayatın tadını çıkaran, stres yönetimi konusunda ustalaşmış ve kendilerini mutlu hissettikleri anları ön planda tutan bu iki başarılı kadın, uzun yaşamanın birçok yönünü gözler önüne seriyor. Yaşamın her anında neşe bulmak, uzun yıllar boyunca sağlıklı kalmanın en etkili yolu olabilir.