Türkiye’nin yüreğini yakan bir cinayet vakası daha gündemde! 5 yaşındaki Melike, geçtiğimiz günlerde babası ve üvey annesi tarafından vahşice öldürüldü. Bu acı olay, ülkenin dört bir yanında çocuk istismarı ve aile içi şiddet konularını yeniden gündeme getirdi. Melike’nin cansız bedeni, ormanlık bir alandaki gölette bulundu. Ailesinin, özellikle babası ve üvey annesinin olaya karıştığı iddiaları, toplumda büyük bir öfke ve infiale yol açtı. Sanıklar, ilk kez hakim karşısında çıktıklarında yaşananlar herkesi derinden sarstı. İşte bu trajik olayın detayları…
Melike'nin kaybolduğu 1 Ekim 2023 tarihinden itibaren ailesinin açıklamaları kamuoyunu oldukça tedirgin etmişti. Aile, ilk başta Melike’nin kaybolduğunu söylemiş, ardından aramalar sırasında büyük bir suçlamayla karşı karşıya kalmışlardı. Melike’nin cesedi, ailesinin yaşadığı bölgeden yaklaşık 15 kilometre uzakta, kötü bir şekilde saklanmış olarak gölette bulundu. Yerel halk, küçük kızın kaybolması üzerine başlatılan arama çalışmalarını yakından izlemişti. Melike’nin gizemli bir şekilde kayboluşu, şehirdeki herkesin dikkatini çekmişti. Olayın ortaya çıkmasıyla birlikte, şüpheli durumlar ve çelişkili ifadeler, baba ve üvey annenin sorumluluğunu iyice pekiştirdi.
Yetkililer, Melike’nin kaybolmasından kısa bir süre sonra, baba Halil ve üvey anne Asiye’nin üzerindeki şüphelerin arttığını belirtti. Soruşturma sürecinde yapılan detaylı incelemelerde, ailenin geçmişinde benzer bir sorun olup olmadığı araştırıldı. Melike’nin ölü bedeni bulunduğunda, yapılan otopsi sonucunda, ölüm nedeninin işkence olduğu belirlendi. Bu durum, toplumsal bir travmaya dönüşürken, birçok sivil toplum kuruluşu ve insan hakları savunucusu da olaya el koyarak adaletin yerini bulması için kampanyalar başlattı.
Melike’nin cinayet davası, ilk duruşmasıyla birlikte 10 Ekim 2023 tarihinde, yerel mahkemede başladı. Duruşmaya halkın ilgisi yoğundu; birçok kişi, adaletin sağlanmasını bekleyerek mahkeme salonuna girdi. Halil ve Asiye, başlarında hukuki temsilcileri ile mahkemede hazır bulundu. Duruşma esnasında Halil, kızının kaybolmasının büyük bir üzüntü yarattığını belirtirken, Asiye ise o günden itibaren sürekli baskı altında olduğunu savundu. İlk açıklamalarında, Melike'nin beklenmedik bir şekilde ortadan kaybolduğunu ve olay hakkında hiçbir şey bilmediğini öne sürdüler. Ancak, duruşmada sunulan deliller ve tanık ifadeleri, sanıkların evrakları karıştırdığını ve çelişkili ifadeler verdiklerini ortaya koydu.
Mahkemede kriminologların ve psikologların da dinlenmesi, Halil ve Asiye’nin ruhsal durumlarının incelenmesine fırsat tanıdı. Avukatlar, özellikle Melike’nin ölümünün intihar ya da doğal bir ölüm olmadığını kanıtlamak için büyük çaba sarf ettiler. Olayın seyrini etkileyen en önemli noktalardan biri de, Melike’nin daha önce aile içindeki şiddetten şikayet ettiği yönünde yapılan başvurulardı. Bu durumu izleme altına alan sosyal hizmet uzmanları, Melike’nin durumunda ihmal olduğunu ifade etti. Özellikle, maalesef çocuklara yönelik şiddetin maalesef ülkemizde hala var olduğu gerçeği, duruşmaya katılanları derinden sarstı.
Baba ve üvey annenin savunma mahkemesi sürecinin sonuçlarını beklemek, toplumun adalet arayışının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Melike’nin çocuk hakkının ihlal edilmesi, gelecekte benzeri trajik olayların önüne geçilmesi adına herkesin dikkatini çekti. Duruşma sonrasında, birçok aktivist ve sivil toplum kuruluşu, çocuk istismarına karşı harekete geçilmesi için daha fazla farkındalığın sağlanması gerektiği yönünde açıklamalar yaptı.
Toplum ve özellikle çocuklar üzerindeki etkilerine karşı duyarlı olmak, bunun önlenebilir bir durum olduğuna dair bilincin artırılması büyük önem taşıyor. Henüz 5 yaşındaki bir çocuğun hayatının bu şekilde sonlanması, hem yasal sistemin hem de aile içindeki dinamiklerin gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koydu. Melike’nin davası, sadece bir davadan öte, toplumun çocuk hakları konusundaki duyarlılığını artırıcı bir örnek teşkil ediyor. Bu nedenle, herkesin bu süreçte gerekli duyarlılığı göstermesi ve adaletin bir an önce yerini bulması için el birliğiyle hareket etmesi gerekiyor.
Melike’nin ruhu, adaletin sağlanacağı güne kadar bizlerle olmaya devam edecek. Bu trajik olay, sadece bir aile dramı değil, aynı zamanda tüm toplumun vicdanına dokunan bir yaradır. Toplum olarak bu gibi olaylara karşı daha duyarlı olmamız ve gerekli adımları atmamız büyük önem arz ediyor. Melike’nin cesedi bulunduğundan bu yana süren taziyeler ve desteklerle birlikte, adaletin yerini bulması için çalışmalarımızı sürdürmek hepimizin görevi olacaktır.