Başkent Ankara'da yaşanan ve herkesin yüreğini sızlatan bir olay, derin dondurucuda bulunan bebeğin annesinin kimliğinin tespit edilmesiyle daha da derinleşti. Olayın detayları, sosyal medyada büyük bir yankı uyandırırken, yapılan araştırmalar sonucunda bebeğin annesi olarak 28 yaşındaki E.Ç.'nin adı geçti. Olay, vahşet boyutunda bir cinayet davasına dönüşme ihtimali taşıyor ve Türkiye genelinde tartışmalara neden oldu. Ülkenin dört bir yanından bu trajik olayla ilgili tepkiler gelirken, E.Ç.'nin verdiği ifadeler de kan dondurucu nitelikte.
Olay, Ankara'nın Keçiören ilçesinde bir apartman dairesinde meydana geldi. E.Ç., komşuları tarafından polis ve sağlık ekiplerine bildirilen, derin dondurucuda bir bebeğin bulunduğu ihbarıyla gözaltına alındı. Olayın başlangıç noktasında, evin sahibi olan E.Ç.'nin evinde başından geçen olaylar net olarak bilinmemekle birlikte, komşularının dikkatini çeken bazı durumlar olduğu anlaşılıyor. Dondurucudaki bebek, yapılan incelemeler sonucunda 3 aylık bir kız bebeği olarak kimlik tespit edildi. Olayın ciddiyeti, evde yapılan aramalarda ortaya çıkan bazı unsurlarla daha da artmaktadır.
Bebeğin cesedinin bulunduğu derin dondurucu, ilk başlarda bir sır perdesi olarak günlerce gizemini korudu. Ancak derinlemesine yapılan araştırmalar neticesinde, E.Ç. hakkında ortaya çıkan iddialar, olayı daha da korkunç hale getirdi. Gözaltındaki E.Ç., ifadesinde çelişkili açıklamalar yaparak kamuoyunu şaşkına çevirdi. İfadesinde dolaylı olarak hamileliğinin farkında olduğunu, fakat doğum gerçekleştirdikten sonra yaşanan travma sonucunda bebeği saklama kararı aldığını belirtti. Bu durumu ne kadar ciddiye almak gerektiği konusunda ise hem sosyal medyada hem de basında oldukça fazla tartışma yaşandı.
Bu olay, toplumda büyük bir infiale yol açarken, birçok kişi durumu kınadı ve E.Ç.'nin yargılanması gerektiğini savundu. Sosyal medya üzerinde #Adaletİçin hashtag'iyle birçok kullanıcı, adaletin yerini bulması gerektiğini ifade etti. Yapılan anketler, halkın büyük çoğunluğunun, bu tür olayların önlenmesi adına daha fazla önlem alınması gerektiğine inandığını göstermekte. Ayrıca, bebeklerin ve çocukların korunması konusunda Türkiye'deki yasal düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği hakkında çağrılar yapıldı.
Olayın detayları, uzmanların müdahalesiyle birlikte daha net bir şekilde ortaya çıkmaya başladı. Uzmanlar, E.Ç.'nin yaşadığı psikolojik sorunlar ve sosyal çevresinin olay üzerindeki etkilerine dair derinlemesine incelemeler yapıyor. Olayın nasıl bu noktaya geldiği konusunda toplumda büyük bir merak söz konusu. E.Ç.'nin sosyal durumu, geçmişi ve etrafındaki insanların olaya bakış açıları da merak edilen bir diğer durum. Tüm bu incelemelerin, aynı zamanda Türkiye’de kadınların ve çocukların korunmasını sağlamak için alınması gereken önlemleri gözler önüne sereceği düşünülüyor.
Sonuç olarak, derin dondurucuda bulunan bebeğin annesi E.Ç.’nin kimliğiyle birlikte, olayın perde arkasındaki gerçekler gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu tür trajedilerin önüne geçebilmek adına aile içi dinamiklerin ve toplumsal baskının nasıl önleneceği üzerine ciddi tartışmalar başlatıldı. Toplumun her kesiminden, benzer olayların bir daha yaşanmaması için sorumluluk almaya çağrılar yapılması, gelecekte bu tür olayların önlenmesi konusunda oldukça önemli bir adım teşkil edecek.